Üniversitemizden Duyurular

ÇANKIRI FATİHİ EMİR KARATEKİN

Ana Sayfa >ÇANKIRI FATİHİ EMİR KARATEKİN

   İç Anadolu’nun en kuzeyinde bulunan Çankırı, tarihsel süreç içinde Hititler, Paflagonlar, Persler, Galatlar ve Romalıların hâkimiyetinde kalmıştır. M. VIII. Asrın başlarında Emevilerin düzenlediği akınlara rağmen fethedilemeyen Çankırı, ancak 1074 yılında Süleyman Şah’ın komutanlarından Karatekin Bey tarafından fethedilmiştir. Batı Karadeniz bölgesini fetheden ilk Müslüman Türk komutan olması bakımından Emir Karatekin Türk-İslam tarihi açısından önemli bir şahsiyettir. Emir Karatekin’in 1074-1084 yılları arasında bu bölgede sürdürdüğü askeri faaliyetler sonucunda Çankırı, Kastamonu ve Sinop bölgeleri Türkler tarafından fethedilmiştir. Fethettiği bölgelerde Anadolu Selçuklularına bağlı bir beylik kuran Karatekin vefatına kadar bu beyliği yönetmiştir. Emir Karatekin’in kökeni tarihçiler tarafından tartışılmaktadır. “Tekin” unvanından hareketle Karatekin’in Memluk kökenli Kıpçak boyundan bir asker olmasının yanı sıra Karahanlı veya Oğuzların Kayı boyundan olduğu iddia edilmiştir. Kastamonu bölgesinde bir beylik kuran Oğuzların Kayı boyundan Hüsameddin Çoban’ın, kaynaklarda Emir Karatekin’in soyundan geldiği bilgisinin yer alması Emir Karatekin’in Kayı boyundan olduğu iddiasını teyit eder niteliktedir.

   Karatekin Bey’in Batı Karadeniz bölgesindeki fetih hareketlerinden önceki askeri faaliyet hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Ancak Malazgirt’ten önce Suriye’de ve Azerbaycan’da faaliyet gösteren Karatekin isminde emirler bulunmaktadır. Bazı tarihçilere göre bu bölgelerde faaliyet gösteren Karatekin ile Batı Karadeniz bölgesini fetheden Karatekin aynı kişidir.  Malazgirt savaşından sonra Emir Karatekin, önce Artuk Bey ile Kelkit vadisi ve Kızılırmak yayı içinde fetihlerde bulunmuş, onun bölgeden ayrılmasından sonra da Süleyman Şah’ın emrine girmiştir. Nitekim bugün Erzincan, Amasya, Çorum, Sinop, Kastamonu, ve Sakarya’da Karatigin, Karadin, Karatekin isimli çok sayıda köy, kale ve ova bulunması Karatekin’in bu bölgelerde fetih hareketlerinde bulunduğunu göstermektedir.  Osman Gazi’nin 1317 yılında İznik yakınlarında ele geçirdiği Karatekin Hisarı ve bu hisarın yanındaki Karadin (Karatekin) köyü Çankırı Fatihi Karatekin’in hatırasını taşımaktadır.

   1074 yılında Çankırı ve Kastamonu bölgelerini fetheden Emir Karatekin 1084 yılında Anadolu Selçuklu sultanı Süleyman Şah’ın emriyle Sinop ve çevresini de fethetmiştir. Sinop’un Emir Karatekin tarafından ne zaman fethedildiği tarihçiler tarafından tartışılmaktadır. Batı Anadolu’da Türkmen Uç (serhad) beylerinin faaliyetleri üzerine en iyi bilgi sağlayan çağdaş kaynak, Bizans İmparatorunun kızı Anna Komnena’nın babasının dönemine dair yazmış olduğu Alexiad adlı eseridir. İmparatorun kızı olması olmasından dolayı Anna Komnena dönemin komutanları ve yazışmaları hakkında yakından bilgi sahibi olmuştur. Eseri bu açıdan birinci dereceden kaynak niteliğindedir. Alexiad’da, Batı Anadolu’da faaliyet gösteren, Karatekin, Çaka, İlhan, Ebul-Kasım gibi Türk beyleri hakkında ayrıntılı bilgiler bulunmaktadır. Aleksiad’da bir tarih zikredilmeksizin Sinop’un (Charatikes)) olarak isimlendirdiği Karatekin tarafından fethinin Süleyman Şah’ın Antakya seferi esnasında olduğu bilgisi yer almaktadır. Bu göre Süleyman Şah, kendisi Antakya seferine çıkarken komutanlarından Karatekin’i Sinop ve civarının fethiyle görevlendirmiştir. Süleyman Şah’ın Antakya seferi ünlü İslam tarihçisi İbnü’l-Esîr’e göre 1084 yılındadır. Bu durumda Sinop’un fethi de aynı yıl gerçekleşmiştir.

   Emir Karatekin 1084 yılında ele geçirdiği Sinop şehrini uzun süre elinde tutamamış bir komplo sonucu Bizanslılara terk etmek zorunda kalmıştır. Anadolu Selçuklu emirlerinin fetihlerini durduramayan Bizans imparatoru kızını Sultan Melikşah’ın oğluyla evlendirmek şartıyla Anadolu fetihlerinin durdurulmasını istemiştir. Sultan Melikşah, Bizans imparatoru ile barış görüşmelerinde bulunmak üzere Siyavuş isimli elçisini İstanbul’a göndermiştir. Ancak sultanın elçisini etkili bir konuşma ve makam ile kandıran imparator, Siyavuş’un Hıristiyan olmasını ve Bizans tarafına geçmesini sağlamıştır. İmparator, elinde sultanın yazılı emri bulunan Siyavuş’u Türklerin elinde bulunan kıyı kentlerinde dolaştırıp, şehir ve kalelerin Bizans’a teslimini sağlamıştır. Bu arada Sinop’ta bulunan Karatekin Bey’de sultanın mektubu ve emri gereği Sinop şehrini, ele geçirdiği hazinesi ile birlikte Bizans’a teslim etmiştir.

   Sinop’un fethinden sonraki askeri faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olmadığımız Emir Karatekin’in ölümü konusunda da farklı rivayetler bulunmaktadır. Anadolu Selçuklu Sultanı Süleyman Şah’ın 1086 yılında Suriye’ye düzenlediği seferde hayatını kaybetmesinden sonra Anadolu’da Süleyman Şah’a bağlı emirleri kontrol altına almak isteyen Sultan Melikşah, Bozan ve Porsuk isimli iki komutanın emrinde büyük bir orduyu Anadolu’ya göndermiştir. Emir Karatekin’in Sultan Melikşah’a asilik yaptığı gerekçesiyle bu emirler tarafından öldürüldüğü şeklinde rivayetler bulunmaktadır. Ancak dönemin bizzat şahidi tarafından yazılmış bir kaynak olan Alexiad’a göre Selçuklu elçisinin ihaneti sonucu bir komployla Sinop’u Bizanslılara teslim eden Emir Karatekin, bu düşülen duruma tahammül edemeyip felç geçirerek vefat etmiştir. Emir Karatekin’in Haçlılarla yapılan savaşlarda şehit olduğu da rivayetler arasında yer almaktadır. Emir Karatekin, vefatından sonra Çankırı kalesinde bulunan mezarına defnedilmiştir.

   Emir Karatekin’in Bizans ve Haçlılarla mücadele ile dolu bir hayat geçirmesi, ölümünden sonra hayatının destanlaşmasına ve halk arasında evliya niteliği kazanmasına neden olmuştur. Vakıf kayıtlarında Karatekin’in “Şeyh” olarak anılması, kendisine ait bir zaviyesinin bulunması, zaviyesi için araziler vakfetmesi, türbesinin yanında tekkenin bulunması Emir Karatekin’in sufilikle ilişkisine dair ipuçları vermektedir. Karatekin’in yaşadığı zaman dilimi tarikatların oluşumundan önceki döneme tekabül etmektedir. Bu dönem, Allah’a ve Resulüne gönülden bağlılık, Kur’an-ı Kerim, Sünnet-i Nebevî’ye hassasiyetle sarılma, emr-i bi’l-ma’ruf ve nehyi ani’l-münker yapmak, kişinin kalbini kibir, riya ve hased gibi kötü hasletlerden arındırmak, tevbe, rıza, teslimiyet, ihlâs, hilim, zühd, takva, ihsan, daimî zikir, mehafetullah, cömertlik, tevazu, sabır, şükür, kanaat, nefse muhalefet gibi ahlaki değerlerin öne çıktığı bir dönemdir. Emir Karatekin’in de o dönemde Anadolu’da etkinlik göstermeye başlayan özelliklerini saydığımız Horasan fütüvvet ekolünden etkilenmiştir.

KAYNAKÇA

Anna Kommena, Aleksiad: Malazgirt’in Sonrası, çev. Bilge Umar, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 1996.

Ayhan, Bahattin, Çankırı Tarihi, Ankara, 1998.

Cahen, Claude, Türklerin Anadolu’ya İlk Girişi, çev. Yaşar Yücel- Bahaeddin Yediyıldız, TTK, Ankara,1988.

Çakmakoğlu Kuru, Alev,” Çankırı Fatihi Emir Karatekin’in Türbesi”, Bilig, Güz 2007, sayı 43, s. 63-84.

İbnü’l-Esîr, el-Kamil fi’t-Târih, terc. Komisyon, Hikmet neşriyat, 2016, İstanbul.

İnalcık, Halil, İznik İçin Osman Gazi Bizans Mücadelesi, Tarih Boyunca İznik, İş Bankası Kültür Yayınları. İstanbul, 2004.

Kankal, Ahmet, XVI. yüzyılda Çankırı, Çankırı Belediyesi Kültür Yayınları, 2009.

Koca, Salim, Selçuklu Devri Türk Tarihinin Temel Meseleleri, Berikan Yayınevi, Ankara, 2011.

Öztuna, Yılmaz, Devletler ve Hanedanlar, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1989.

Sevim, Ali- Yücel, Yaşar, Türkiye Tarihi-Fetih, Selçuklu ve Beylikler Dönemi, TTK., Ankara, 1989.

Togan, Zeki Velidi, Umumi Türk Tarihine Giriş, Enderun Yayınları, İstanbul, 1981.

Turan, Osman, Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti, Turan Neşriyat, İstanbul 1969.

Turan, Osman, Selçuklular Zamanında Türkiye, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2014.

Yakût el-Hamevî, Mu’cemu’l-Buldân, Daru’s-Sadır, Beyrut, 1977.

Yınanç, Mükremin Halil, Türkiye Tarihi Selçuklular Devri, Burhaneddin Matbaa, İstanbul, 1944.